ALMANYA’DA ALEVİ YAPILANMASI

Şah Hatai (Şah İsmaiL)
24 Nisan 2021
AVUSTURYA’DA ALEVİ YAPILANMASI
25 Nisan 2021

Almanya’da Alevi yapılanması


    Batı Avrupa’ya göçten sonra Almanya’da ilk Alevi yapılanmasının başlamasıyla, bu-gün hâlâ yaşadığımız bütün sorunlarda hemen ortaya çıktı. Bu ilk yapılanmayı takip eden diğer Batı Avrupa ülkelerinde de hemen hemen aynı sorunlarla karşı karşıya kalındı. Bugün Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), Federal Hükümet ile Müslüman kuruluşlar arasında diyalog platformu niteliği taşıyan Alman İslam Konferansı’nın da üyesidir. Yaklaşık 160 Alevi Kültür Merkezi’nin bağlı bulunduğu federasyonun üye sayısını tam olarak bilmiyoruz fakat konfederasyona bağlı diğer ülkelerdeki üyelerde eklenince 35 bin cıvarında olduğu söyleniyor.
    Almanya’da kayıtlı bir Alevi derneği, yasal şekilde, dini bir topluluk olarak tanındı-lar ve Almanya’nın bazı bölgelerinde kamu tüzel kişisi ya da dernekler defterine resmi kayıtlı statüsü kazandılar. Vergiden muaf kar amacı gütmeyen bir kuruluş ola-rak, kayıtlı bir dernek (Gemeinnütziger Verein: kamuya yararlı dernek) Alman der-nek yasasının katı kurallarına uyum sağlamak, vergi dairesinin denetimine bağlı kalmak zorundadır ve asliye mahkemesine (Amtsgericht) kayıtlı olmalıdır. En önemli-si, yasadışı ilan edilmemesi ve kapatılmaması için derneğin tüm amaçları anayasal düzenle uyumlu olmalıdır.
    Alman devletinin dini tarafsızlık yükümlülüğü nedeniyle dini toplulukların doğrudan yönetimine izin verilmiyor, ancak bu statü sayesinde dini topluluklar devletin ya da sivil toplumun katılımı olmaksızın kendi işlerini düzenleme yetkisine sahip oluyorlar. Ayrıca, kamu hukuku nezdinde dernek olan dini topluluklar, arazi hukukuna uygun olarak resmi vergilendirme listeleri temelinde vergi toplama yetkisine ("Körperschaft des öffentlichen Rechts’’ statüsünü alırlarsa) sahip olabilirler. Ayrıca, dini topluluk ve derneklerin mülkiyet hakları ile kurum, vakıf ve ibadet, eğitim ve yardım amaçlı kullandıkları tüm varlıklarıyla ilgili diğer hakları da güvence altına alınmış olabilir. Son olarak, hapishanelerde, hastanelerde ya da orduda dini hizmetler için var olan ihtiyaçlar ekseninde, dini topluluklar hiçbir zorlama olmaksızın bu hizmetleri karşılama iznine sahip olabilir. Ayrıca Alevilik, çocuklar okullara kaydolurken sorulan, Katoliklik, Protestanlık ve Yahudiliğin yanı sıra bağlı olunan dört dinden biri olarak tanınmıştır. 2001 yılında Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) Eyaleti’ne başvurusuyla başlayan sürecin sonucunda bazı Alman eyaletlerinde, ( Hesse, Baden-Württemberg, Bavyera, Saarland ve Aşağı Saksonya, vb...) okullarda dini dersler verme hakkıda kazanılmıştır. 2015 yılına kadar Almanya’nın 9 eyaletinde Alevilik dersi hak olarak tanınmış ve 120 okulda, 65 öğretmenle, yaklaşık 1500 öğrenciye ulaşılmıştır (12.11.2015 rakkamları). Alman Anayasası’nın 7/3. maddesinde din derslerinin programını ve içeriğini dinî topluluklara bırakan hükme dayanarak eyaletlerce tanınan bu hak gereği, derslerin içeriğini ve öğretmenini belirleme yetkisi ellerindedir. 2012 yılında NRW eyaletinden başlayarak ortaokullarda da Alevilik dersleri verilmeye başlanmıştır fakat ders içerikleri Aleviliği İslam dışına çıkarabilecek şekilde yazılmıştır.
Almanya’da Alevilerin eğitim alanı dışındaki diğer pek çok talebini güvence altına alan Hak Eşitliği anlaşmaları, inanç ve kültür alanındaki kazanımların geldiği son aşamayı yansıtır. 2012 yılından eyalet eyalet imzalanan Hak Eşitliği Anlaşması (Staatsvertrag), diğer Müslüman birlik temsilcilerinin yanı sıra Alevilere de inançlarına yönelik temel haklardan eşit olarak yararlanma imkânı tanımıştır. Bu anlaşma çerçevesinde Aleviler inanç ve kültürlerine yönelik şu temel hakları resmî düzeyde elde etmişlerdir:
1) Alevilik inancı, anayasal ve yasal güvenceye alınmıştır.
2) Alevilikte özel kabul edilen günlere saygı gösterilecek ve bazı dinî günler resmî izin günü olabilecektir.
3) Aleviler kendi eğitim ve kültür kurumlarını oluşturabilecek ve okullarda Alevilik dersi verilecektir.
4) Geçerli yasalar çerçevesinde cemevleri, toplantı salonları ve benzeri oluşumları mal edinip işletebilecektir.
5) Hastane, hapishaneyurt vb. resmî kuruluşlarda Aleviler dinî hizmet alabilecek, resmî mezarlıklarda Alevi geleneklerine göre cenaze töreni yapılabilecektir.
6) Resmî-özel televizyon ve radyo programlarında Alevilikle ilgili dinî bilgi yayın saatleri ayrılabilecektir.
7) Hamburg Üniversitesi’nde Alevi öğretisinin devamlı olarak temsili için ders ve kadro açılacaktır.

    Ayrıca Almanya’da merkezi Köln’de olan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’na (AABK) bağlı Almanya, Fransa, Avusturya, Britanya, İsviçre, Danimarka, Belçika, Hollanda, İsveç’te Alevi Birlikleri Federasyonu var. İtalya, Norveç ve Kıbrıs’ta ise AABK üyesi ve temsilcisi Alevi Kültür Merkezleri bulunuyor. Tüm bu federasyonlara bağlı 292 Alevi Kültür Merkezinde 35 bin aktif üye mevcut olduğu söyleniyor. Türkiye ve Avrupa dışında ise Avusturalya Alevi Birlikleri Federasyonu’na bağlı altı AKM, Amerika’da iki ve Kanada’da bir AKM bulunuyor.
Avrupa’da ilk Alevi Yapılanması ve hemen sorunların yüze çıkması

Almanya’da bugün üçünçü kuşak genç alevilerin sorunlarını daha içten anlayabilmek için geriye dönüp Batı Avrupa’da ilk alevi yapılanması için emek verenlerin karşılaştığı sorunlara bakalım. Bu geri dönüş bize gösteriyor ki bugün çözüm bekleyen sorunlar daha ilk adımda karşılarına çıkmıştı.
80li yıllarda Almanya’ya göç eden Türk vatandaşları etnik, siyasî ve dinsel yapılanmaya gitmiş ve bir dizi dernekler kurmuşlardı. 1987de de aleviler inaçları etrafında birleşme ihtiyaçını hisseder ve aralarında görüşmeler yaparlar. Böyle oluşan ufak gruptan Seyyid Derviş Tur Dede “Avrupa’da ilk Alevi yapılanması” adlı kitabında belgeleriyle Almanya Alevi yapılanmasının kuruluş dönemini anlatıyor.
Derviş Tur 1966 da Almanya’ya geldi. Çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra ticarete başladı. 1987 de ilk Alevi derneği “Alevi Bektaschi Gemeinde” nin başkan vekilliğini yaptı.1990 da kuruluşundan 30.10 1993’e kadar da “Vereinigung der Aleviten Gemeinden” yani Alevi Cemaatleri/Topluluğu Federasyonu (ACF) başkanı oldu. 12.03.1994 de de “Dedeler Kurulu”nu kuruluşunu önerdi ve teklifi kabul edildi. 1994-2003 arasında da Federasyon Dedeler kurulu başkanlığı yaptı.

Bu yapılanmayı kronolojik bir şekilde ele alalım ve karşılaşılan sorunları yansıtmaya çalışalım:

- 23.02.1987 Rüsselsheim de ilk toplanma kararı alınır. Çorum’lu İsmail Yağcı ve 4 kişi Mainz’dan; Wiesbaden’den öğretmen Ahmet Aydemir, Naci Toksoy Dede ve iki başka Dede toplanırlar. Derviş Tur ile toplam 15 kişi olurlar. Ön konuşmalar olur. Bir ay sonra 26.03.1987 Rüsselsheim’da ikinci toplantıya 50-60 kişi katılır ve derneği kurma kararı alırlar. Kurucu kurul heyetini İsmail Yağlı, Derviş Tur, Ahmet Aydemir, Veli Ocaklıoğlu, Musa Bakır, İsmail Elçioğlu ve Sabit Yıldız teşkil eder ve Veli Ocaklıoğlu tüzüğü yazmayla görevlendirilir. Ağustosta ilk tüzük yazımı biter ve Ahmet Aydemir eksiklikleri tamamlar.
O tarihte Köln’de Şinasi Koç’un teşvikiyle Hacı Bektaş Veli Kültür derneği kurma girişimi de başlatılmıştı.

- 27.09.1987 3.cü toplantı Rüsselheim’da. Derneğin almanca adının “Alevi Bektaschi Gemeinde” olması kararı alınır. Başkan İsmail Yağlı, başkan Yardımcısı Derviş Tur ve sekreter Ahmet Aydemir. Divan Başkanı İsmail Yağlı, Protokol tutan ve yazan Veli Ocaklıoğlu olarak imzalar atılır ve Mainz Ordnungsamt’a 27.09.1987 tarihinde verilir.

- 18.11.1987 Mainz Ordnungsamt’tan cevap gelir ve “Nasıl bir inanç konu ediliyor” diye ek istenir. 1.12.1987 de bir alman ve fransız profesörün yazılarını kopyalayarak Amtsgericht Mainz’a verirler.

- 1.12.1988 de “Alevi Bektaschi Gemeinde” kuruluşu resmiyet kazanır. - Bu dönemde bir kaç ay içerisinde : Heilbronda Sabit Yıldız 1988 yıl son aylarında H.B.V derneğini; Köln’de Niyazi Bozdoğan ve Hüseyin Tur H.B.V kültür derneğini kurma girişimlerini başlattı. İki sene içinde Stadallendorf, Duisburg, Neus,Kassel, Dortmund, Frankfurt, Şinasi Koç teşvikiyle Muhsin Cevahir tarafından Ahlen, Kanber Kutlu tarafından Schwerte dernekleri kuruldu.

İlk yapılanmadan federasyona.. 1. Bölüm

- 5.02.1989 Mainz “Alevi Bektaschi Gemeinde” derneğinin 1.12.1988 de resmi kuruluşundan beri ilk defa Astheim Bürgerhaus’da” Aleviliğin tarihi geçmişi” adlı bir seminer yaptı. Siyasi bazı örgütlerden hemen “Toplantıyı sakın yapmayınız. Orayı bombalarız, hiçbiriniz sağ çıkamaz” diye telefonla tehditler geldi. Salona gelip tehditlerini gerçekleştirmek isteyen “sözde alevi” grubu karateci güvenlik elemanlarını görünce bağırıp çağırdıktan sonra çekildiler.
Bu toplantıda İsmail Yağlı “Derneği niçin kurduk? Amacı nedir?”, Veli Ocaklıoğlu “Şeyh Bedrettin”, Ahmet Aydemir “Alevilerin üzerindeki baskılar”, Derviş Tur” ise “Alevi inançının kutsal değerleri” üzerine konuştular.
Avusturya’dan gelen İsmail Tanyeli ise topantıda söz alıp “Alevilere yapılan zulüm”den bahsederek Avusturya’da dernek kurmasına yardım istedi ve “Avusturya’da ne Cem yapacak dede var ne de Alevilik hakkında konuşacak adam var” dedi. Bu tarihten itibaren her hafta sonu seminerler oldu.

- Derneklerin kurulmasıyla bazılarında Kerbela katliamının tarihini tesbit edip değiştirmeye, Muharrem Oruçunun tarihi değiştirmeye yönelik tartışmalar başlatıldı. 1989-90 da iki senede en büyük çaba “İnançına yabancılaştırılmış olan Alevi toplumuna, Türkiye’den de ilim adamları getirerek, Alevi inancının kutsal değerlerini anlatmaya çalışmak ve kurumlaşmanın faydalarını anlatmak”tı.

- 18.02.1989 da Kassel’de “Hızır” konusu anlatıldı. Bu dernek Çorumlu , Tuncelili ve Erzincan’lılardan oluşuyordu. Her biri “Bizde böyle uygulanmıyor” diyerek konuşmayı kırıcı olmayan bir muhabbete döndürerek kendi uygulamalarını anlattılar. Belki de değişik yörelerden gelen Aleviler ilk defa birlikte aynı bir dernekte buluşuyor ve erkan farklılıklarını ortaya koyuyorlardı.
Bu toplantı sonrası yöneticiler arasında konuşmalarda federasyon fikri ortaya atıldı ve her fırsatta derneklerde tartışmalara açıldı.

- 12.05.1989 da Avusturya’da İsmail Tanyeli Sant-Pölten şehrinde Alevi inançı üzerine bir seminer ve bir de Cem yapmak üzere Almanya’dan İsmail Yağlı, Ahmet Aydemir, Derviş Tur, İsmail Elçioğlu ve Sabit Yıldız’ı konuşmacı ve Niyazi Bozdoğan, Hüseyin Tur, Zakir Gürani Doğan ve Aşık Mehmet’i Cem yapmak için davet eder. 07.05.1989 da saat 15 sularında İsmail Tanyeli ile oturan Alirıza Engin “İsmail Tanyeli Alevi derneği kurdu. Şimdi de Almanya’dan sizlerin gelip Cem ve toplantı yapacağınızı reklam basarak dağıttı. Bunu duyan Viyana’daki Türk sol örgütleri “Avusturya’ya Alevi örgütlerini sokmayacağız” diye karar almışlar” dedi. Gece yarısı üç kişi İsmail Tanyeli’nin evini bastı. Oğulları yetişmeseydi İsmail Tanyeli’ni öldüreceklerdi. İsmail ve büyük oğlu yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.Toplantı ve Cem başlamadan önce, bomba tehtidinden dolayı polis geldi ve toplantı salonu boşaltılıp, katılımcılar tek tek üstleri aranarak tekrar salona alındılar. Ardından toplantı ve sonrasında Cem yapıldı. Aynı gün de St. Pölten Alevi derneğinin kuruluşuna karar verildi.

- Eylül 1989 da Köln’de Alevi Cemaatleri/Toplulukları Federasyonunu (ACF) kurmak için bir seminer verilir.

- 29.10.1989 da Ahmet Aydemir bir tüzük hazırlarken Mainz derneği Başkanı İsmail Yağcı ve Köln Derneği Başkanı Niyazı Bozdoğan bütün derneklere bir davetiye yollayıp “bir üst kuruluşun tamamlanması” için çağırıda bulundu. Toplantıda Ahmet Aydemiz tüzüğü bir ay içinde tamamlayacağını söyler ve dernek yöneticileri “Ufak, yöresel, kültürel farklılıkları, bizleri ayrıştıran değil kültürel zenginliğimizi besleyen ögeler olduğunu kabul etmemiz lâzım” diyerek anlaştılar.

- 1 mayıs 1990 da ilk defa Aleviler “Alevi Öğretisine Özgürlük” pankartı altında 1 mayıs yürüyüşüne katılmak isterler. Ama Hasan Kılavuz’unda içinde bulunduğu siyasi örgütler “Aleviler bizimle yürüyemezler...Gericilerin 1 Mayıs’ta yeri yoktur” diye anons yaparlar. Ciddi tartışma çıkar. Yusuf Gül, Mehmet Yıldırım anons yapanların üzerine yürür: “Gerici ve şövenist sizlersiniz. Şimdiye kadar sırtımızda hep yüksünüz. Maskeniz düştü...Gücünüz varsa engelleyin.” dediler. Araya girenler vasıtasıyla çatışma önlendi ve ilk Alevi katılımı gerçekleşti.(Halis Tosun’un kitabından alıntı ve sayfa 95te Deviş Tur teyid ediyor).

İlk yapılanmadan federasyona.. 2. Bölüm

- 25.5.1990 da Dortmund’da yapılan toplantıda federasyonun isminin “Vereinigung der Aleviten Gemeinden” yani Alevi Cemaatleri/Topluluğu Federasyonu olması 9 derneğin oy birliğiyle karara alındı. Ahlen ile Schwerte dernekleri (Muhsin Cevahir ve Kanber Kutlu) muhalif kaldı. Kurucu dernekler:
1- Mainz Alevi Bektaşi Kültür Derneği (İsmail Yağlı)
2- Frankfurt Bektaşi Kültür Centrum (Rıza Bozkurt)
3- Köln Alevi Bektaşi Kültür Derneği (Hüseyin Tur- Niyazi Bozdoğan)
4- Dortmund Hacı Bektaş Veli Kültür derneği (Doğan Kamışlı)
5- Duisbourg Hacı Bektaş Veli Kültür derneği (Kemal Dede)
6- Heilbron Bektaşi Kültür derneği (Sabit Yıldız)
7- Stadtallendorf Hacı Bektaş Veli Kültür derneği (Rıza Şirin) 8- Kassel Hacı Bektaş Veli Kültür derneği (Ali Rıza Ağırgöl)
9- Stuttgart-Filderstadt Bektaşi Kültür derneği (Kazım Batman)

Kurucu Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı: Ahmet Aydemir.
Yönetim kurulu: İsmail Yağlı, Derviş Tur, Musa Bakır, Uğur Aydoğdu

- 1990 da başkanı Halis Tosun, genel sekreter Turgut Öker, Hasan Kılavuz’da içinde olduğu “Hamburg Alevi Kültür Merkezi” derneği Üniversite salonunda yaptıkları toplantıya ACF’i de davet ederler. Diğer davetliler Nejat Birdoğan, Prof. Dr Çetin Özek ve Aziz Nesin. Bu tarihten itibaren Hamburg derneğinde ki bu yöneticiler Almanya’da yavaş yavaş Aleviliği tanımayan, inanmayan Nejat Birdoğan’dan edindikleri Alevi asimilasyonunu sık sık kendi görüşleri edinip yaydı. Hamburg Alevi Kültür Merkezi 1990 da Nejat Birdoğan’ın “Anadolu’nun gizli kültürü Alevilik” kitabını bastırır.

- 4.11.1990 Örgütsel çalışmaların sistemini bilenlerin yok denecek kadar az olması yüzünden karar alamadıkları zaman olmuş. Yeni yönetim kurulu üyelerini belirlemek için “Almanya Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu” adı altında Rüsselsheim’da başkan Ahmet Aydemir başkanlığında 2ci genel toplantısı. Köln, Duisbourg, Mainz, Frankfurt, Dortmund, Heilbron, Stadtallendorf, Kassel, Wiesbaden, Düsselheim, Roth, Eslingen, Nurtingen ve Avusturya Aleviler Birliği derneklerini temsilen 150 delege katılıyor. Yeni ekip: Başkan: Derviş Tur; Başkan Yardımcısı:Hasan Bozkul ve Sabit Yıldız; Genel sekreter: İbrahim Yılmaz;

- 24.11.1990 da Bielefeld yakınında İsmail Elçioğlu, Bielefeld Demokrasi Dostluk Derneği başkan yardımcısı Hüseyin Karaman ile konuşmuş ve “Alevi İnancı” hakkında seminer kararı alınmış. Federasyondan Derviş Tur, Ahmet Aydemir, İsmail Elçioğlu ve Sabit Yıldız konuşmalar için gitmişler. Bir grup olaylar çıkarır ve “Bunlar solun ve PKK’nın altını boşaltmak için T:C:’nin kurduğu örgüt adamları. Bunları niçin buraya getiriyorsunuz?” diye saldırırlar.

-15.12.1990 da dinsel bilgi kirliliğinin ilk girişimlerden biri: konu Kerbela katliamının 61ci hicri yıl 10 muharrem(miladi10 ekim 680) mi, yoksa hicri 62 10 muharrem (8 nisan 682) mi olduğu. Bu tartışma önce 10.11.1990 da Frankfurt HBV kültür derneğinde yapılan seminerde Kurban ve Muharrem tartışmalarıyla başladı. Canları rahatsız eden konuşmalar olduğundan hemen 13.11.1990 da Dortmund derneğinde, Duisbourg, Ahlen ile Schwerte derneklerinin katılımıyla toplanırlar. ACF yöneticilerinin tarihi kaynaklara dayanarak yaptıkları bilimsel izahlara karşı Muhsin Cevahir ve Kanber Kutlu, Yıldız Falıyla yaptığı izah karışıklıklara sebep oldu. Bunun üzerine 15.12.1990da

İlk yapılanmadan federasyona.. 3. Bölüm

Almanya Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu başkanı Derviş Tur ve Ahmet Aydemir ile kurulmakta olan Bergkamen derneğinin daveti üzerine Muharrem ayı tarihi hakkındaki ikili tarih üzerine polemik-tartışmada bir neticeye varılamadı. Ahmet Aydemir ve zamanın Federasyon yönetimi, Alevilik inancını altüst etmek isteyen, İslam’dan ve Kur’an’dan uzaklaştırmak isteyen bu insanlarla ilmi kanıtlarla mücadeleye devam etti.

- 17.01.1991 Mainz Ordnungsamt “Vereinigung der Aleviten Gemeinden” adlı federasyonun resmiyet kazandığı belgeyi verdi.

-28.01.1991 de Rüsselsheim’de Alexander von Humbold Schule’nin salonunda ACF ilk cemi yapmak için izin aldı. 600 kişinin katılımıyla bu cem yapıldı. Cemden sonra üye kayıtları çoğaldı.

-30.01.1991 Yurtseverler Birliği başkanı Süleyman’ın mektubundan sonra Heilbron’da Sabit Yıldız’ın hazırladığı toplantıda Yurtseverler Birliği, Halkçı Devrimci Birliği, Anadolu Aleviler Birliği ACF çatısı altında birleşme kararı alırlar.

- 21.04.1991 ACF ilk bürosunu Gustavsburg Ginsheimer str. Möbel Turm binasında kiralar.

- 30.05.1991 Resmi kabulden sonra yapılması gereken Olağanüstü Genel Kurula katılan dernekler:

1- Mainz-Wiesbaden- Rüsselsheim HBK Derneği
2- Frankfurt Bektaşi Kültür Centrum (Rıza Bozkurt)
3- Köln Hacı Bektaşi Kültür Derneği
4- Dortmund Hacı Bektaş Veli Kültür derneği
5- Duisburg Hacı Bektaş Veli Kültür derneği
6- Filderstadt HB Kültür derneği
7- Frankfurt HB Zentrum derneği
7- Heilbron Bektaşi Kültür derneği
8- Herzogenburg Österreich HBK derneği
9- Görtingen HBK derneğin
10- Kassel Hacı Bektaş Veli Kültür derneği
11- Nurtingen HBK derneği
12- Osnabrück HBK derneği
13- Plattling HBK
14- Stadtallendorf Hacı Bektaş Kültür derneği
15- Wupertal HBV derneği
16- Wiesloch HBV Derneği

Genel Kurulda 76 delege vardı ve Divan Başkanlığını Süleyman Cem yardımcılarıda Alirıza Ova ve Nazım Batmandı.
Yönetim Kurulu: Derviş Tur Başkan; Ahmet Aydemir Genel Sekreter; Sabir Yıldız ikinci başkan; İlhan Aksoy Başkan yardımcısı; Efendi Yıldırım Muhasebe; İbrahim Yılmaz ve Mehmet Arslan üye seçildiler.

- Ağustos 1991 Mürşit dergisi yayınlanmaya başladı.

- Mayıs 1992 Federasyon başkanı olarak Derviş Tur Antalya Alevi Derneği açılışına davet ediliyor. Konuşmacılar arasında Nejat Birdoğan ve Ali Balkız var. Birdoğan konuşmasında seyyidlerin secerelerinin sahte olduğunu, Görgü ve Düşkünlük erkânında dışkı kullanıldığını söyledi ve Alevileri yerden yere vurdu. Zeynel Ertekin (Erzurum Aşkale Penek köyünden Kureyş Ocağından Seyyid Gazi’nin torunu; Cem cemaat görmüş, Görgü erkânını yaşamış, Yol’u, erkânı bilen ve yaşayan bir alevi) kızarak “Bırakın bu adamı öldüreceğim” diye sahneye çıkar ve Nejat Birdoğan’a vurup yere devirir. Zorla zaptedilir.

- 1993 Sivas olaylarına kadar Almanya’da ki Yurtseverler Birliği ACF’ye gericiler gözüyle bakıyorlardı. Sivas olayından sonra bir sene içinde bir kısmı Pir Sultan Kültür Derneği, bir kısmı Alevi Kültür Merkezi, bir kısmı da Hacı Bektaş Kültür derneği olarak isim değiştirdiler. “Bizde bu gençler nasıl olsa Alevi kökenli. Zamanla Alevi inançının kutsal değerlerini öğrenirlerse bu siyasi düşüncelerinden vaz geçerler diye düşündük... Büyük yanlışlık yaptığımızı geç anladık.” diye yazıyor Derviş Tur.

- 1993 den itibaren Nejat Birdoğan neredeyse AABF nin bütün toplantılarında birinci konuşmacı olarak bulundu

- 22-23 ocak 1993 Hamburg derneği Bonn taraflarında Ebertstieftung’un Jugundherberg’te ACF ile tanışma toplantısı ister. ACF’ten Ahmet Aydemir, Derviş Tur, Sabit Yıldız ve İsmail Elçioğlu (üç aylık ACF başkanlığı sırasında). Diğer tarafta ise Alirıza Gülçiçek, Gülüzar Cengiz, Necdet Saraç, Turgut Öker ve Nejat Birdoğan. Gündem: Alevi Cemaati Federasyonu’nun çalışma programı ve izlediği politika. Nejat Birdoğan “Alevilik ve Alevi inançı sizi kurtarmaz. Sizi laiklik, demokrasi, özgürlükten yana düşünce kurtarır. Derviş Tur ve Ahmet Aydemir “Hayır, biz inançımız için yola çıktık. ACF bir inanç kurumudur, içine siyaseti sokmayız” der. Turgut Öker, İsmal Elçioğlu’na hücüm eder: “Telefonda söylediğin başka şimdi başka. İkili oynuyorsun. Derviş Tur konuşuyor sen de onun söylediğinin dışına çıkmıyorsun.” İsmail Elçioğlu yeni başkan ama siyasi ve inançsal idare Derviş Tur, Ahmet Aydemir ve İsmail Yağcı elinde. Turgut, İsmail Elçioğlu ile “Federasyon’u böyle inanç üzerinde değilde Demokratik Kitle Örgütü’ne çeviriseniz birleşiriz” diye konuşmuşlar.
Nejat “Alevilikteki Dedelerin soyları tartışılır. İnanç düzeninizin Hz. Muhammet ve Kur’an ile alakası yoktur ”der. ACF temsilcilerinin kararlığı karşısında Alirıza Gülçiçek, Gülüzar Cengiz ve Turgut Öker “Biz de Aleviyiz. Eğer görev alırsak Alevi inançı ve Alevilik için çalışacağız. Onda kuşkunuz olmasın”diyerek dönüş yapar, ACF temsilcilerini iknaya çalışırlar. Necdet Saraç Nejat Birdoğan’ın görüşünde kalır. Neticede başka bir zaman birarada olmak için ikinci günü sonlandırırlar.

İlk yapılanmadan federasyona.. 4. Bölüm

- 12.06.1993 bildirisi: ACF/ABC dışındaki 9 dernek Köln’de toplantı sonrası bir bildiri yayınlar:
1- Gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’daki gelişmeler Alevilere tarihi sorumluluklar yüklemekte ve birliği kaçınılmaz kılmaktadır.
2- Gerek ABF gerek ABF dışı güçler Alevilerin istemleri doğrultusunda Alevilerin hakkı olan bir örgütlülüğe ve istemlere yeterince cevap verememektedir.
3- Bugün önümüzde duran görev, mevcut bütün Alevi örgütlenmelerinin, kendi içerisindeki farklılıklarıda özgürce ifade edebilecekleri, demokratik bir platform sağlanmasında yatmaktadır. Bu platform mevcut ABF bünyesinde yaratılmalıdır.
4- ABF’de yöneticilerinin belirleyici olduğu bir anlayış yerine ilkelerin ön planda olduğu ve herkesin bu ilkeler çerçevesinde çalıştığı bir anlayış hakim kılınmalıdır.

Bu bildiride ayrıca ABF in 30 ekimdeki Genel Kurulunun tehir edilmesi istenir.

- 02.07.1993 Sivas Katliamı sonrası 10 temmuz da Köln’de ilk defa Aleviler kendi adına yürüyüş yaptı.

- 18.07.1993 te yapılan ABF genişletilmiş yönetim kurulu ABF dışındaki 9 derneğin, aidatlarını yatırdıkları takdirde 30 ekim Olağanüstü genel kurula katılabileciği kararını aldı.
Sivas olaylarına kadar Almanya’da ki Yurtseverler Birliği ACF’ye gericiler gözüyle bakıyorlardı. Sivas olayından sonra bir sene içinde bir kısmı Pir Sultan Kültür Derneği, bir kısmı Alevi Kültür Merkezi, bir kısmı da Hacı Bektaş Kültür derneği olarak isim değiştirdiler. Derviş Tur bugün “Bizde bu gençler nasıl olsa Alevi kökenli. Zamanla Alevi inançının kutsal değerlerini öğrenirlerse bu siyasi düşüncelerinden vaz geçerler diye düşündük... Büyük yanlışlık yaptığımızı geç anladık.” diye yazıyor.

- 30/31.10.1993 Alevi Birlikleri Federasyonu 3cü Olağanüstü Genel Kurulu 40 tan fazla dernek temsilcileriyle yapıldı. Çalışma raporudan:

“Günümüzde gelişmekte olan olaylar artık bizlerin ayrı ayrı değil birlikte hareket etmemizi zorunlu kılmaktadır. Zira gelen tehlike ve Şeriat devleti kurma istemleri her şeyden önce Alevileri hedeflemektedir. 2 temmuz 1933 tarihinde Sivas’ta yaşanan olaylar ve sergilenen vahşet, birliğimizi kurup devletin her kesiminde ağırlığımızı duyuramayacak olursak, başımıza daha nelerin gelebileciğinin açık kanıtlarıdır.”

Yönetime ABF içinden hiçbir kadro talip çıkmayınca yönetim kurulundakilerde çekildi ve Köln’den yeni derneklerden gelenler idareyi tam kadro aldılar.

-26.11.1993 Almanya PKK’yı yasakladı.

- 14.06.1994 Dortmund Lüdenscheid yakınlarında seminer(AABF başkanı Alirıza Gülçiçek, Gen. Sek. Gülüzar Cengiz) konuşmacılar arasında yönetimden Necdet Saraç ve Derviş Tur. Davetli konuşmacı Vecihi Timur. Vecihi Timur diyorki “Nedir bu Allah, Muhammet, Ali safsataları? Aklı olan kimse bunlara inanmaz. Aleviliğin din ile inanç ile alakası yoktur”. Herkes sessiz. Konuşmalar sonrası Derviş Tur yakasına yapışıp “Sen bu Alevi seminerinde nasıl böyle konuşursun; kim seni davet etti? Diyince Vecihi Timur “Gülüzar ve Turgut ile konuştum. Onlar davet etti..” der..

- Ekim 1994 Aktüel dergisinde Nejat Birdoğan “Alevilik İslam dışıdır” tezini “Anadolu’nun Gizli Kültürü” kitabında savunuyor.

- 21-22 mart 2000 Nevruz haftası Nordrein Westfaliye dernekleri için cıvarındaki altı bölgede “Hz. Ali’nin yaşam ve öğretisi” üzerine Gelsenkirchen’de seminere davet edilen Erdoğan Aydın, Oral Çalışlar Cumhuriyet gazatesi köşe yazarı), Derviş Tur gibi konuşmacılar davet ediliyor. Erdoğan Aydın aleviliğin inanç olmadığını, tarih boyunca bir başkaldırma ideolojisi oldunu söylüyor. Derviş Tur itiraz ediyor ve sonunda “Kim bu insanları davet etti? Alevi inancını öğrenmek için Aleviliğe inanmayan Sünni ve Şafileri toplamış dinliyorsunuz...” diyor. Bazıları “Sen içimize gelen misafirlere nasıl böyle hakaret edersin?” diye tepki gösteriyorlar.
Krefeld’deki konuşmada ise Erdoğan Aydın “Alevilik inanç değildir, İslam diniyle alakası yoktur. Bir başkaldırı ideolojisidir.” deyince salonda Veli Aydın “Kardeşim biz seni esas konuyu anlatman için davet ettik. Biliyorsan konuyu anlat. Bilmiyorsan konuşma.” der. Erdoğan Aydın devam edince salondakiler kalkıp gider.

Almanya’da ilk Alevi yapılanmasında ortaya çıkan Alevi sorunlarının öze-ti:

a- Aleviliğin tanımı ve bilgi kirliliği sorunları
- Mainz Ordnungsamt “Nasıl bir inanç konu ediliyor” diye soruyor. Bir alman ve fransız profesörün yazılarını kopyalayarak Amtsgericht Mainz’a veriyorlar.
- Kerbela katliamının tarihini tesbit edip değiştirmeye, Muharrem Oruçunun tarihi değiştirmeye yönelik tartışmalar dinsel bilgi kirliğinden ilk girişimlerden biri: konu Kerbela katliamının 61ci hicri yıl 10 muharrem(miladi10 ekim 680) mi, yoksa hicri 62 10 muharrem (8 nisan 682) mi olduğu.
- Alevi inancı üzerine doğru bilgi verenlerden oluşan bir seminer ihtiyaçı
- “Hızır” konusu anlatıldı. Bu dernek Çorumlu , Tuncelili ve Erzincan’lılardan oluşuyordu. Her biri “Bizde böyle uygulanmıyor” diyerek..... değişik yörelerden gelen aleviler ilk defa birlikte aynı bir dernekte buluşuyor ve erkan farklılıklarını ortaya koyuyorlardı.
- Aleviliği tanımayan, inanmayan Nejat Birdoğan’dan edindikleri alevi asimilasyonunu sık sık kendi görüşleri edinip yaydı.
- Alevilik inancını altüst etmek isteyen, İslam’dan ve Kur’an’dan uzaklaştırmak isteyen bu insanlarla ilmi kanıtlarla mücadeleye devam etti.
- Birdoğan konuşmasında seyyidlerin secerelerinin sahte olduğunu, Görgü ve Düşkünlük erkânında dışkı kullanıldığını söyledi ve Alevileri yerden yere vurdu. - Nejat Birdoğan “Alevilik ve Alevi inancı sizi kurtarmaz. Sizi laiklik, demokrasi, özgürlükten yana düşünce kurtarır.
- Nejat “Alevilikteki Dedelerin soyları tartışılır. İnanç düzeninizin Hz. Muhammet ve Kur’an ile alakası yoktur ”der.
- ACF temsilcilerinin kararlığı karşısında Alirıza Gülçiçek, Gülüzar Cengiz ve Turgut Öker “Biz de Aleviyiz. Eğer görev alırsak Alevi inançı ve Alevilik için çalışacağız. Onda kuşkunuz olmasın”diyerek dönüş yapar.
- 12.06.1993 bildirisi: ACF dışındaki 9 dernek Köln’de toplantı sonrası bir bildiri yayınlar. 4.cü madde: ABF’de yöneticilerinin belirleyici olduğu bir anlayış yerine ilkelerin ön planda olduğu ve herkesin bu ilkeler çerçevesinde çalıştığı bir anlayış hakim kılınmalıdır. (Bu ilkeler nelerdi?)
- Vecihi Timur diyorki “Nedir bu Allah, Muhammet, Ali safsataları? Aklı olan kimse bunlara inanmaz. Aleviliğin din ile inanç ile alakası yoktur”
- Aleviliğin inanç olmadığını, tarih boyunca bir başkaldırma ideolojisi oldunu söylüyor.
b- Dedelik kurumunda ve Talip-Dede-Mürşit ilişkilerinde ve İkrar verme, Musahiplik, Görgü ve Cemlerin işlevinde sorunlar ve dinsel eğitim eksikliği;

- Cem yapmak ihtiyacı
- Cemden sonra üye kayıtları çoğaldı.
- “Ufak, yöresel, kültürel farklılıkları, bizleri ayrıştıran değil kültürel zenginliğimizi besleyen ögeler olduğunu kabul etmemiz lâzım” diyerek anlaştılar. - Nejat “Alevilikteki Dedelerin soyları tartışılır. İnanç düzeninizin Hz. Muhammet ve Kur’an ile alakası yoktur ”der.
- 12.06.1993 bildirisi: ACF dışındaki 9 dernek Köln’de toplantı sonrası bir bildiri yayınlar. 2.ci madde: Gerek ABF gerek ABF dışı güçler Alevilerin istemleri doğrultusunda Alevilerin hakkı olan bir örgütlülüğe ve istemlere yeterince cevap verememektedir.

c- Alevi kurumlarını siyasi ideolojilerden arındırılması ve toplumsal yaşamda varlığını siyasi ve hukuksal alanda kabul ettirmesi.

- Türk sol örgütleri “Avusturya’ya Alevi örgütlerini sokmayacağız”
- Siyasi örgütler “Aleviler bizimle yürüyemezler...Gericilerin 1 Mayıs’ta yeri yoktur” diye anons yaparlar. Ciddi tartışma çıkar. Yusuf Gül, Mehmet Yıldırım anons yapanların üzerine yürür: “Gerici ve şövenist sizlersiniz. Şimdiye kadar sırtımızda hep yüksünüz. Maskeniz düştü...Gücünüz varsa engelleyin.”
- Örgütsel çalışmaların sistemini bilenlerin yok denecek kadar az olması yüzünden karar alamadıkları zaman olmuş.
- “Bunlar solun ve PKK’nın altını boşaltmak için T:C:’nin kurduğu örgüt adamları. Bunları niçin buraya getiriyorsunuz?” diye saldırırlar.
- ACF’ye gericiler gözüyle bakıyorlardı.
- “Federasyon’u böyle inanç üzerinde değilde Demokratik Kitle Örgütü’ne çeviriseniz birleşiriz” diye konuşmuşlar.
- ACF temsilcilerinin kararlığı karşısında Alirıza Gülçiçek, Gülüzar Cengiz ve Turgut Öker “Biz de Aleviyiz. Eğer görev alırsak Alevi inançı ve Alevilik için çalışacağız. Onda kuşkunuz olmasın”diyerek dönüş yapar.
- 12.06.1993 bildirisi: ACF dışındaki 9 dernek Köln’de toplantı sonrası bir bildiri yayınlar:

1- Gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’daki gelişmeler Alevilere tarihi sorumluluklar yüklemekte ve birliği kaçınılmaz kılmaktadır. 2- Gerek ABF gerek ABF dışı güçler Alevilerin istemleri doğrultusunda Alevilerin hakkı olan bir örgütlülüğe ve istemlere yeterince cevap verememektedir. 3- Bugün önümüzde duran görev, mevcut bütün Alevi örgütlenmelerinin, kendi içerisindeki farklılıklarıda özgürce ifade edebilecekleri, demokratik bir platform sağlanmasında yatmaktadır. Bu platform mevcut ABF bünyesinde yaratılmalıdır. 4- ABF’de yöneticilerinin belirleyici olduğu bir anlayış yerine ilkelerin ön planda olduğu ve herkesin bu ilkeler çerçevesinde çalıştığı bir anlayış hakim kılınmalıdır. - “Günümüzde gelişmekte olan olaylar artık bizlerin ayrı ayrı değil birlikte hareket etmemizi zorunlu kılmaktadır. Zira gelen tehlike ve Şeriat devleti kurma istemleri her şeyden önce Alevileri hedeflemektedir. 2 temmuz 1933 tarihinde Sivas’ta yaşanan olaylar ve sergilenen vahşet, birliğimizi kurup devletin her kesiminde ağırlığımızı duyuramayacak olursak, başımıza daha nelerin gelebileciğinin açık kanıtlarıdır.” - Yönetime ABF içinden hiçbir kadro yönetime talip çıkmayınca yönetim kurulundakilerde çekildi ve Köln’den yeni derneklerden gelenler idareyi tam kadro aldılar.

Bu gelişimler aşağı yukarı İsviçre’de ve diğer Avrupa ülkelerinde de Almanya’daki Alevi yapılanmasındaki gibi oldu ve aynı sorunları yüzüstüne çıkardı. Seyyid Derviş Tur bugün o günlerden şöyle bahsediyor:“Biz, bu gençler nasıl olsa Alevi kökenli; zamanla Alevi inançının kutsal değerlerini öğrenirlerse bu siyasi düşüncelerinden vaz geçerler diye düşündük... Büyük yanlışlık yaptığımızı geç anladık.