AVUSTURYA’DA ALEVİ YAPILANMASI

ALMANYA’DA ALEVİ YAPILANMASI
25 Nisan 2021
İSVİÇRE’DE ALEVİ YAPILANMASI
25 Nisan 2021

Avusturya’da Alevi yapılanması


1-Temel veriler
01.01.2020 verileri nüfus 8.900.000
Yabancı oranı:%16,7 Başta Almanlar
Türk vatandaşı 117.607 Tahminen 80 bin Alevi
1960-70 arası 32.403 erkek 4.557 kadın işci

ALEVİ KURUMLARI
Aleviler 1989 yılından itibaren Avusturya’nın 15 bölgesinde kurumsallaşmış ve hâlihazırda 20’nin üzerinde Dernekler Masası’na Alevi isimleri ile kaydı bulunan dernekler var.

2-Avusturya’da Alevi yapılanması, resmi kabul ve sonrası

2 Mayıs 1979’da Avusturya’da, özellikle Müslüman Üniversite öğrencilerinin çabalarıyla ilk İslam Din Topluluğu (Islamischen Glaubensgemeinschaft in Österreich, IGGiÖ) kurulmuş ve Avusturya Anayasası’nda resmen Müslümanların temsilci kurumu olarak ilan edilmiş. 1988 yılında, Avusturya’ya göç eden farklı ülkelerden gelen Müslümanların talepleri üzerine, sadece Hanefi mezhebini tanıyan 1912 İslam yasası genişletilerek yeniden düzenlendi.
İçinde Avusturya’nın da yer aldığı Avrupa Birliği, 2002 yılında ki İlerleme Raporunda, “Alevileri Azınlık’’ olarak tanımladı. Ancak bu tanım Alevileri çok rahatsız etti ve Alevilerin “ azınlık” olduğuna ilişkin tez, Türkiye Alevileri tarafından ret edildi. Bu kez, Alevileri ayırmakta ısrarlı olan çevreler taktik değiştirdi ve Alevilerin İslâmla ilişkisi olmadığını, ’’Aleviliğin İslam Dışı olduğu’’nu ileri sürmeye başladılar.
Aleviliğin İslam dışı olduğu iddiası Alevilerin içinde ciddi bir tartışma ve kutuplaştırma yarattı. Bu kutuplaşmalar Avusturya’ya da yansıdı. Federasyonun bir alt organı olan Viyana Alevi Kültür Derneği, herhangi, bir açıklamada bulunmadan, üst kurumdan bağımsız hareket ederek, 23 Mart 2009 Avusturya makamlarına başvurdu ve ‘’Aleviliğin İslam dininin bir tür yorumu’’ olduğunu söyleyerek, devletin kendilerini tanımasını istediler. Aleviliği Hak-Muhammet-Ali yolunda, 12 İmam, İmam ve Halife Ali, Ana Fatma, vb... tanımlarla bir İslam yorumu olarak gören dernekler Avusturya din işlerinden sorumlu kurum Din İşleri Dairesine “Kultusamt’’ müracaat ettiler. Bu kurum da “Aleviliğin İslam ile ilişkisi var ise İslam ile ilgili olan başvuruları Avusturya’da İslamı temsil eden “İslam Din Topluluğu” İGGiÖ ye müracat edin” diye yönlendirdi. İGGiÖ açıkça Aleviliği İslam bünyesinde tanımalarının mümkün olamayacağını, çünkü Aleviliğin İslamın dışında bir inanç olduğunu, İslam ile çeliştiğini, şartlarını yerine getirmediğini, tek ve bir olan Allah’ı‚ Hak-Muhammed-Ali üçlemesinde eşitlediğini söyler ve red cevabı verir. Viyana Alevi Kültür Derneği Avusturya İslam yasasının sadece belirli bir kesim İslam yorumunu kapsadığını ve İGGiÖ’nün Avusturya’daki Müslümanları temsil edebilecek tek kurum olmasının anti demokratik bir uygulama olduğunu ve bu anlamda Türkiye‘deki Diyanet İşleri Başkanlığına benzediğini savunarak, davayı Avusturya Anayasa mahkemesine götürür. Avusturya Anayasa Mahkemesi 1 Aralık 2010 tarihinde İslam yasasının yeterince kapsayıcı olmadığını açıklar ve İGGiÖ’nün tek temsiliyet hakkını eleştirir. Böylece “Viyana Alevi Kültür Derneği”nin İslam içinde bir yorum olduğunu 13 Aralık 2010 tarihinde kabul eder, “Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu” (İslamisch Alevitische Glaubensgemeinschaft in Österreich, İAGÖ) olarak yasal statüye kavuşturur. Sonuç itibariyle 22 Mayıs 2013 tarihinde geleneksel Alevi İslamı Avusturya yasalarınca resmi din olarak tanındı (Bundesgesetzblatt Österreich 22 Mayıs 2013) ve 2015 yılında yeni Islam Yasası’nın yürürlüğe konulması sonucunda ismini ‘‘Avusturya Alevi İnanç Topluluğu” (kısaca ALEVİ) adını aldı.
Bu arada bir de Avusturya’da Kürt Alevi Derneği olarak tanınan, «Demokratik Alevi Federasyonu»na (FEDA) bağlı olan « Alt-Alevitische Bekenntnisgemeinschaft» (Kadim Alevi İnancı) kurumunun Aleviliğin çıkış notkasını Zerdüşt dinine dayandıran başvurusu da 23 Ağustos 2013 tarihinde kabul ederek yasal statü kazanır. 11 Mayıs 2015 tarihinde ise Federasyonun Aleviliğin tanınması için yapmış olduğu başvuru tekrar Avusturya İdari mahkemesinin kararı ile resmen reddedilir.
Almanya’daki Konfederasyona bağlı Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu yakın geleceğe kadar ‘‘İslam dışı Aleviliği” savunmuştu. 9.04.2009 da Din İşleri Dairesine müracat ederek Aleviliği kendine özge bir din topluluğu olarak kabul ettirmek istediler. Resmi olarak Aleviliği İslam’ın bir yorumu olarak kabul ettirmiş Alevi İnanç Toplumu (ALEVI), Federasyonun Kultusamt tarafından onaylanan BKAKA9.020/0007-Kultusamt/2015 nolu) “kurum ismi değişikliğine” yönelik kararına itiraz etti. Avusturya Alevi İnanç Toplumu, “ALEVI adını kullanmasınlar” diye açtığı davayı 30.04.2018 de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdü. 29.01.2019 da, Viyana İdari Mahkemesi de AABF’nin tanınmak için tüzük değişikliği yaptığını, bunun bir takiye girişimi olduğu gerekçesiyle reddetti. Girişimleri reddelince AABF de Anayasa Mahkemesine kadar gitti fakat orada da 28.05.2019da reddedildiler. AABF de 10.12. 2019 da kararı AİHM ne taşıdı. Bu arada Kultusamt, 19.02.2020 de AABF’nin kamuoyunda “İnanç Toplumu” izlenimi veren ifadeleri (Glaubensgemeinde Aleviten Österreich) kullanmasını yasakladı. AABF’nin Dernek statüsünde olduğundan ötürü bu ifadeleri kullanamayacağını, bunun ancak yasal inanç toplumu statüsüne erişmiş kurum Avusturya Alevi İnanç Toplumunun kullanabileceğini belirtti. AABF Kultusamt’ın bu kararını İdare mahkemesine taşıdı.
Bu davalar dizisi, Türkiye dahil, bütün ülkelerdeki alevileri iki yaklaşımla yakından ilgilendiriyor. Biri dinsel alanda. Senelerdir “Aleviyim” deyip Aleviliğin İslam dışında olduğunu iddia edenlere «Yeter artık. İnancınız ne ise onu dilediğiniz gibi yaşayın ama Alevi adını kullanmayın» diye söylüyor ve yazıyorduk. Yani «Alevi» ismini her önüne gelen kendince bir tanımlayarak ileri geri kullanabilir mi? Bu soru bizim için dinbilimi (teoloji), cemlerimizin Tevid ve Miraçlama etrafındaki yapısı, şekillerde farklılıklara rağmen erkânlarımızla temel inançsal “tekliği” ve “bütünlüğü”, yazılı ve sözlü kaynak ve tarihi bir geçmişiyle devamlılığı olan “Alevi” inançımızın kimliği için önemli bir sorudur. Zira Alevi Ocaklar ve Dedeler toplanıp, tarih sürecinde yaptığı gibi, dinsel yetki ve otoritesini “Birlik” içinde “Alevi” tanımını yapıp müdafaa edemedi. Cemlerde güvendiğimiz Dedelerle yaşadığımız ve yaşattığımız “Aleviliği” tanımlayıp kabul ettirmek için bize sadece yasal alan kalıyor. Hatırlarsanız AİHM’e İsviçre’den 40 kişilik bir grup olarak 2015’te katıldığımız davada hakimler kısaca aleviliğin tanımlanmasını istemişlerdi. AİHM’in ve diğer yasal üst kurumların aldığı ve alacağı kararlar Türkiye dahil bütün ülkelerdeki Aleviler içinde önemli bir “resmi tanınma” belgesidir. Sorunun ikinci yönü bu yasal tanınmanın sonuçu olan somut imkanlardır. Devletin “Alevi İslam inanç topluluğuna” verdiği maddi desteğin ve yasal imkanların (eğitim, ibadethanenin tanımı, masraflara katkı, vb...) “İslam’ın bir yorumu olan Alevi”lerin kullanma hakkı vardır. Şimdiye kadar “Alevilik İslam dışıdır” diyenler “Biz de Aleviyiz” diyerek bu maddi kaynaktan pay alma iddiasında olabilirler mi? “Alevi” ismini kullanmadan ayrı bir “inanç topluluğu” olarak kendilerini kanıtlayıp kabul ettirirlerse o zaman bir inanç topluluğu olarak destek görebilirler. Bugün Almanya’da Federasyon hem İslam Topluluğu üyesi olarak devlet desteği görüyor hem de “Alevilik İslam dışıdır” diyerek şizofrenik (gerçeklerle ilişkilerin koptuğu bir ruh hastalığı) bir durum içinde. Ama bu devam etmesi zor çelişkili bir durumdur. Türkiye’de de AİHM kararları hayata geçirileceği zaman da bu tip sorularda ortaya çıkacaktır. Yani “Alevilik İslam dışıdır” diyen topluluklarda İslam’ın bir yorumu olarak maddi kaynakları kullanabilecekler mi?
Bu arada Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu ev sahipliğinde Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun öncülüğünde Viyana’da 8-9 Şubat 2020 tarihlerinde yapılan 1. Avrupa Alevi Kurultayı’nın sonuç bildirgesinde inanılması güç bir mantıkla şu ifadelerle, sanki geleneksel Alevilik bağdaştıcı değilmiş gibi, kendi icatları “Senkretik Aleviliği” şöyle tanımlıyorlar:

“Kurultayımızın her üç komisyonunda da saptandığı ve temel değer ve ritüellerinde de açıklıkla görüleceği gibi Alevilik, mevcut diğer tüm din ve inançlar gibi kendine özgü ve farklı bir inançtır. Hakkı kendinde bulması, Varoluş olgusunu Vahdeti Vucut, Vahdeti Mevcut’la bütünleyen ve Devriye anlayışı ile yetmiş iki millete/inanca bir nazarla bakması, cihat karşıtlığı, kadın erkek ayrımcılığını reddetmesi, Kırklar Cemi, Rıza şehri, Kabe’yi insanda görmesi, vb. özellikleriyle Batıni bir inançtır. Başta Cem olmak üzere, Rızalık ve İkrarlık ilkesi ile oruçları, Hızır’ı, Devriye inancı, Bağlaması, Semahı ile Alevilik, herhangi bir dinin veya inancın mezhebi değil, ancak kendi değerleri içinde doğru anlaşılır bir inanç, başlıbaşına bir YOL’dur”.
İslam’ın kutsal kitabı Kur’an’daki ayetler temel alınarak geliştirilmiş “Hakkı kendinde bulması, Varoluş olgusunu Vahdeti Vucut, Vahdeti Mevcut’la bütünleyen ve Devriye anlayışı ile yetmiş iki millete/inanca bir nazarla bakması” ve Cem’in Miraçlama ve Tevid etrafındaki yapısı, Zahirini belirtmedikleri Bâtını İslam dışı hangi teolojik ilim ve bilimle bir “bütün” olarak tanımlanabilir? Bu iddia hangi yazılı veya sözlü geçmişe dayanıyor? “Kırklar cemi”nde bahsedilen peygamber Muhammed hangi inançın peygamberi? Tanrı Muhammed ile “doksan bin söz konuştu. Bunun otuz bini şeriat üzerine idi, inananlara indi. Kalan altmış bini ise Ali'de sırroldu” diye bahsedilen, Kırkların Ceminde Muhammed’in yanına oturduğu, bileği kesinlince kanayan Ali kimdir? Dışarıda olduğu söylenen Selman’ın ismi hangi inançta geçiyor? Bunlar sadece İslam’dan senkretik alıntılarsa dinbilimlerinin ana temeli, erkân dayanakları, yazılı -sözlü belgeleri ve tarihcesi nedir? Söyledikleri “Senkretik Aleviliği” tanımlamak için kullandıkları terimlerinin İslam ve geleneksel Alevilik dışında tanımlarını bir “bütünlük” içinde nasıl ve hangi ilim ve bilimle yapacakları merak konumuz. Okuduklarımız ve duyduklarımız akıl, mantık ve zekamızı hiçe sayan tam bir ilim ve bilim sahtekarlığı ve dolandırıcılığıdır.

ALEVİ’nin bir kazanımıda eğitim alanında oldu. Avusturya’da 22 Mayıs 2013 tarihinde Devlet okullarında Alevilik dersleri, ALEVİ’nin Alevi Akademisi ile ortaklaşa hazırlandı. 11 Şubat 2014 günü Aleviler Avusturya’da tarihsel bir an yaşadılar ve Aşağı Avusturya (Niederösterreich) Eyaleti başkenti St. Pölten’ de Hızır ayında ilk Alevilik dersi başlandı.

3-Avusturya Alevi Yapılması Kronolojisi

1989 Alevi-Bektaşi Anadolu Kültür Derneği (kuruluş ve müracaat 1988)
Aşağı Avusturya Eyaleti ST Pölten kentinde kurulan derneğin en önemli özelliği, bir Alevi oluşumunun isminin içerisinde, Türkiye’de dahil, ilk defa ‘Alevi’ ibaresinin bulunmasıdır.

1989 Birkaç ay sonra Viyana Alevi-Bektaşi Ehl-i Beyt Cemaati 1991 Viyana Alevi Kültür Birliği’den 13.12. 2013 Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu ALEVİ’ye
Avusturya’da yaşadığı tahmin edilen Alevi nüfusun büyük bir çoğunluğunun Viyana’da yaşadığı gerekçesiyle, Aleviler ikinci dernek yeri olarak başkenti seçtiler.

Yasal Statü

2008/09 Uzun yıllardır Avusturya’da varlığını sürdüren Alevi Kültür dernekleri Alevi inancının yasal statüye kavuşması çalışmalarını 2008/09 yıllarında başlatmıştır. Avusturya’daki Alevi kurumlarının çatı örgütü olan Avusturya Alevi

4 Nisan 2009 Birlikleri Federasyonu 4 Nisan 2009 yılında Aleviliğin resmi din olarak tanınıp ve Avusturya’da anayasal statüye kavuşması için Avusturya Kültür bakanlığına başvuruda bulunmuştur. Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (Federasyon) Avrupa Alevi Birliklerinin çatı örgütü Avrupa Alevi Birlikleri Kon-Federasyonu (Kon-federasyon) olan üst kuruma bağlıdır.

23 Mart 2009 Federasyonun bir alt organı olan Viyana Alevi Kültür Derneği, üst kurumdan bağımsız hareket ederek, 23 Mart 2009 (iki hafta öncesinden) ayrı bir resmi başvuruda bulunmuştur. Bu gelişmeden sonra Avusturya Alevileri içinde ipler kopmaya başlar. Oldukça sancılı ve yoğun bir süreçten sonra iki kurum giderek saflarını belirler, birbirinden kopar ve hızlı bir kutuplaşmaya doğru gider.
İki başvuru neredeyse eş zamanlı sunulmuştur Avusturya Kültür Bakanlığının onayına. İki başvurunun içeriği aşağı yukarı aynıdır. Bir tek belirgin fark vardır, o da Viyana Alevi Kültür Derneği “Alevi-Islam İnanç Toplumu” ismi altında resmi statüye kavuşmak ister, Federasyon ise “Alevi İnanç Toplumu” olarak tanınmak ister. Bu süreçte “Alevilik İslam’ın içindedir, dışındadır” tartışmaları alevlenir, derken her iki başvuru da Avusturya İslam Yasasına takılır.

Avusturya Devleti İslamı 1912de tanımıştır ve İslam ile ilgili olan başvuruları Avusturya’da İslamı temsil eden İGGiÖye (Almanca: İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) yönlendirir, derken bu sefer Alevi kurumlarının yöneticileri İGGiÖ ile karşı karşıya kalırlar. İGGiÖ açıkça Aleviliği İslam bünyesinde tanımalarının mümkün olamayacağını, çünkü Aleviliğin İslamın dışında bir inanç olduğunu, İslam ile çeliştiğini, şartlarını yerine getirmediğini, tek ve bir olan Allah’ı‚ Allah/Hak-Muhammed-Ali‘ üçlemesinde eşitlediğini söyler.
Alevilik inancının tanınması için başvuru yapmış olan yöneticiler ise Sünni hegemonyasında yönetilen İGGiÖ’nün zaten bünyesine girmek istemezler. Bundan hareketle Viyana Alevi Kültür Derneği Avusturya İslam yasasının sadece belirli bir kesim Müslümanı kapsadığını ve de İGGiÖ‘nün Avusturya’daki Müslümanları temsil edebilecek tek kurum olmasının anti demokratik bir uygulama olduğunu ve bu anlamda Türkiye‘deki Diyanet İşleri Başkanlığına benzediğini savunarak, Avusturya Anayasa mahkemesine şikayette bulunur.

23 Mart 2009 Avusturya Anayasası 1 Aralık 2010 tarihinde İslam yasasının yeterince kapsayıcı olmadığını açıklar, ve de İGGiÖ’nün tek temsiliyet hakkını eleştirir.

13 Aralık 2010 Viyana Alevi Kültür Derneğinin başvurusu 13 Aralık 2010 tarihinde öncelikle‚ Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu‘ (İslamisch Alevitische Glaubensgemeinschaft in Österreich, İAGÖ) olarak yasal statüye kavuşturulur. Buradan faydalanarak kendilerini İGGiÖ’nün içinde yeterince temsil edilmediğini düşünen Avusturyalı Şiiler de ayrılırlar ve 1 Mart 2013 tarihinde ayrı bir yasal statü ile ‚Avusturya Islamcı Şii Topluluğu‘ (Almanca: Islamische-Schiitische Glaubensgemeinschaft in Österreich (Schia)) olarak tanınırlar.

Bu saatten sonra artık Viyana Alevi Kültür Derneği ‚Avusturya Alevi İslam Topluluğu‘ adı altında Avusturya yasalarınca tanınan Alevi kurumu sıfatında resmi statünün getirilerinin mutluluğunu yaşamaya başlar ve artık elde ettiği haklarını organize etme konusunda işe koyulur.

26 Aralık 2011 Federasyon, başvurusunda ısrar ederek 26 Aralık 2011 yılında haklarını aramak üzere Avusturya Anayasa Mahkemesine itiraz hakkını kullanır. Bu hamle bazı bürokratik eksikler yüzünden Anayasa tarafından İdari Mahkemeye sevk edilir.

22 Mayıs 2013 Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu 22 Mayıs 2013 tarihinde Avusturya’da resmi olarak resmi din statüsüne kavuşur.

23 Ağustos 2013 Avusturya’da “Kürt Alevi Derneği” olarak tanınan, “Demokratik Alevi Federasyonu” na (FEDA) bağlı olan kurumun başvurusu da 23 Ağustos 2013 tarihinde‚ “Kadim Alevi İnancı” (Almanca: Alt-Alevitische Bekenntnisgemeinschaft) ismi ile Avusturya’da yasal statü kazanır.

11 Mayıs 2015 tarihinde Federasyonun Aleviliğin tanınması için yapmış olduğu başvuru tekrar Avusturya İdari mahkemesinin kararı ile resmen reddedilmiştir. Bu bilgi toplum içine Kasım 2015 dolaylarında sızmıştır ve kamoyuna bildiri kurum yöneticileri tarafından Aralık 2015 civarında yapılmıştır.

2015 cıvarında Viyana Alevi Kültür Derneği Avusturya‚ Alevi İslam İnanç Topluluğu‘ isminden‚ Avusturya Alevi İnanç Toplumu‘, kısaltılmış hali ile ALEVİ ismine (Almanca: Alevitische Glaubensgemeinschaft in Österreich) yatay geçiş yapmış. Bu şekilleri ile Avusturya’da Aleviliğin temsiliyetini almış ve de okullarda Alevi derslerinin verilmesi konusunda etkin olmaya hak kazanmış bulunmaktadırlar. Her türlü İslama dokundukları için de bu işi 1 Aralık 2010 tarihinde genişletilmiş İslam Yasası kapsamında İslamcı bilim insanları ve teologları ile birlikte yapacaklar.

27 Şubat 2016 Federasyon’un 27 Şubat 2016 tarihinde Viyanada organize etmiş olduğu‚ “Zorunlu İslamlaştırılmaya karşıyız”.