BEKTAŞİLİK

ON İKİ İMAM
26 Nisan 2021
ARAP ALEVİLİĞİ (NUSAYRİLİK)
26 Nisan 2021

BEKTAŞİLİK

İçindekiler
A- Bektaşiliğin doğuşu
B- Bektaşiliğin Amaçı
C- Bektaşiliğin yapılanması
D- Bektaşiliğin önemli tarihi basamakları
E- Bektaşî Dergâhı (Tekke veya hangâh)
F- Bektaşi Sürekleri ve Ocakları
G- Alevilik ve Bektaşilik arasında temel farklar
A- Bektaşiliğin doğuşu

Bektaşiliğe adı konulan Hacı Bektaş Veli (d. 1209-öl. 1271) Hoca Ahmed Yesevi'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan büyük Türk mutasavvıfıdır. Hayatının büyük bir kısmını Sulucakarahöyük’te geçiren Hacı Bektaş Veli, ömrünü de burada tamamlamıştır (Tasavvuf maddesinde Hacı Bektaş Veli hakkında bilgilere bak). Hacı Bektaş Veli’nin çocuklarının olup olmadığı, Bektaşiler arasında ihtilaf konusu olmuştur. Bektaşî tarikatının yapılanmasında bu konu önemlidir. Ortaya atılan farklı iki iddia vardır. Çelebiler, Hacı Bektaş Veli’nin Fatma Nuriye veya Kadıncık Ana (Kutlu Melek)'dan Seyyid Ali Sultan (Timurtaş) adlı bir çocuğun dünyaya geldiğini, kendilerinin de bu soydan olduklarını iddia etmektedirler. Babağan (Babalar) kolu ise, Hacı Bektaş Veli’nin mücerret kaldığını, dünyadan da mücerret olarak göçtüğünü iddia etmektedirler. Bu grup mensuplarına göre, bugün Hacı Bektaş Veli’nin evladı olarak bilinenler, Pir’in Kadıncık Ana’dan gelen nefes (yol) evladlarıdır.
Hacı Bektaş Veli'den "el alan" ve "giz verilen ve yetiştirilen" Kadıncık Ana 1271'de Hakka yürüyen Hacı Bektaş Veli'nin öğretisini taşıma ve aktarma görevini üstlenir. Aşıkpaşazade'nin Vekayinâmesinde; Hacı Bektaş Veli’nin ve, Kadıncık Ana'ın müridi olan Abdal Musa'nın, Hacı Bektaş adını taşıyan Dervişler topluluğunun kurucusu olduğundan bahsedilmektedir. Beylikler döneminde, "Dervişler Topluluğu", Hacı Bektaş Veli'nin öğretisini Anadolu'nun dört bir yanına yayar. Abdal Musa'nın Sulucakarahöyük'te, Bursa-Bergama-Denizli ve son olarakta Elmalı - Tekkeköy'deki yaşamını aktaran "Abdal Musa Velâyetnamesi" nin de Aşıkpaşazade'yi doğruladığı görülmektedir. Ertuğrul Bey'in 1281 yılında ölümü ile, Kayıların başına oğlu Osman Bey geçti. "Vilayetname" nin sonlarında aktarılan, Hacı Bektaş Veli’nin Osman Gazi’ye "Elifi Tac" giydirdiğine ilişkin söylence Osmanlı Hanedanlığına “kutsiyet” kazandırarak, halkın bağlılığını sağlama gayesi ile eklendiğini düşünülebilir. .
Osman Bey 1299 yılında bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı Beyliği'ni kurdu. Osmanlı Devletinin genişleme döneminde, yeni fethedilen topraklara yerleşen ve yerleştikleri yerler kendilerine verilmiş olan Derviş'lere rastlıyoruz. Sultan tarafından tanınan ayrıcalıklı konum ve bazı vergilerden muaf tutulmaları, yerleşecekleri yerin fethine katılan "Derviş Gazileri" yaratmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin halifesi durumundaki Abdal Musa'nın, evlatlığı Seyit Ali Sultan'ın, Geyikli Baba'nın ve diğer dervişlerin Osmanlıların hakimiyetlerini genişletmesinde; Bursa, Trakya ve Balkanların fethinde rol oynadıkları görülmektedir. Abdal Musa, daha sonra, Hacı Bektaş Veli’nin tasavvuf anlayışına uygun olmadığından, bu ayrıcalıklı konumunu bırakarak, Bergama ve Denizli'ye, oradan da kendi tekkesini kurduğu Elmalı-Tekkeköy'e gitmiş; gittiği yörelerde Hacı Bektaş Veli'nin kutsanışını yaygınlaştırmıştır.
Yeniçeri Ocağının 1362’de I.Murat zamanında kurulduğu kabul edilmektedir. Osmanlı tarihi ve tarihi seyir incelendiğinde, Hacı Bektaş Veli'nin Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşunda doğrudan bir etkisinin olmadığı görülmektedir. Bu yıllarda Hacı Bektaş Veli yaşamamaktadır. Yeniçerilerin Hacı Bektaş Veli’yi "Pir" kabul etmeleri, Yeniçeri Ocağı ile Bektaşilik arasında ki bu bağın, Hristiyan devşirme genç askerlerin yetiştirilmesinde görev alan bir kısım Bektaşi Dervişleri vasıtası oluştuğu varsayımını akla getirmektedir. Hacı Bektaş Veli ile Yeniçeri Ocağının kuruluşunu ilişkilendiren Vilayetname'deki anlatımın, Anadolu ve Rumeli’de teşkilatlanmış, yaygın ve etkili Bektaşi tekkelerinin desteğini kazanmayı; Hacı Bektaş Veli’yi "Pir" sayan Yeniçerilerin hanedana bağlılıklarını pekiştirmeyi hedeflediğini akla getirmektedir.
Nevşehir Sulukaracahöyük Karamanlılar Beyliğinde idi. Karamanlılar ve Osmanlı Devleti arasında uzun süren savaşlar sonunda, Hacıbektaş ve çevresi, Karamanlı topraklarıyla birlikte 1466 tarihinde Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır. Osmanlı Devletinin Hacıbektaş ve bölgedeki egemenliği 1466 tarihinde başlamakla birlikte, Hacı Bektaş Veli Dergahında yetişen Dervişlerin, Osmanlıların devlet olma sürecine etkileri çok daha önceki tarihlere rastlamaktadır.
II.Beyazıt 1501 yılında, İkinci Pir olarak bilinen Balım Sultan’ı (1462-1516), Hacı Bektaş Veli Dergahının başına getirmiştir. Bektaşi tarikatının yapılanması ve etkili olmasında rolü yadsınamayacak olan Balım Sultan, 1462'de Dimetoka'da doğmuş ve 1516 yılında Hacıbektaş'ta ölmüştür. Bütün söylentiler Balım Sultan'ın, Edirne'nin 40 kilometre güneyinde bulunan Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) tekkesinin bulunduğu Dimetoka'dan geldiğini göstermektedir. Bazı araştırmacılar, Alevi - Bektaşi düşüncesini ve teşkilatını kontrol altında tutmak isteyen Osmanlı idaresinin, Balım Sultan'ı Hacı Bektaş Veli Dergahının başına getirdiği düşüncesindedirler.
B- Bektaşiliğin önemli tarihi basamakları

Bektaşilik tarihinde üç ayrı dönem vardır: Birinci dönem Hacı Bektaş Veli ile Balım Sultan arasındaki 250 yıllık zaman dilimidir. İkinci dönem, Balım Sultan ile başlayan ve 1826’da Bektaşi tekkelerinin Yeniçeri Ocağı’yla birlikte kapatılmasıyla son bulan yaklaşık üç yüzyılı içine alır. Üçüncü ve son dönem ise 1826’dan günümüze kadar yaşanan süreçtir. Osmanlı, kuruluşunda Türk sufi geleneğine mensup toplumsal kesimlerin ve dervişlerin ön plana çıktığı bir yönetim politikası izledi. Bu politikanın bir sonucu olarak Geyikli Baba, Abdal Musa, Seyit Gazi, Barak Baba, Abdal Mehmed, Abdal Murat gibi Hacı Bektaş Veli’ye bağlı dervişler, Beyliğin fetih hareketlerinde büyük hizmetlerde bulundu. Yeniçeri Ocağı’nın teşkilatlanması ile Bektaşiliğin tarikat olarak örgütlenmeye başlamasının, eş zamanlı olarak gerçekleştiği görülür. Yeniçeri Ocağı’nın, bir Bektaşi ocağı haline dönüşmesi, yaklaşık iki yüzyıl sürmüştür. II. Bayezid’in 1501 yılında Balım Sultan’ı Hacı Bektaş dergâhına pir olarak atamasıyla, Yeniçeri teşkilatı, manevi açıdan Bektaşiliğe bağlanarak Bektaşi ocaklarından biri haline geldi. Bektaşiliğin Osmanlı nezdindeki itibarı ve gücü, Anadolu’daki çeşitli toplumsal yapıların Bektaşiliğe katılarak kendi varlıklarını ve hizmet alanlarını meşrulaştırmaları sonucunu doğuruyordu. Bu eğilim nedeniyle, inanç ve ritüeller açısından zaten birbirine çok benzeyen Anadolu sufi tarikatları ve gelenekleri zamanla “Bektaşî” oldular. Bu süreçteki önemli katılımlardan biri, özellikle esnaf ve zanaatkârlar arasındaki gücü nedeniyle ekonomi alanında söz sahibi olan Ahilik Teşkilatının Bektaşilik ile birleşmesi oldu.
Üçüncü dönem ise 15 Haziran 1826’te Yeniçeri Oçağının kaldırılması ve sonra 10 Temmuz 1826 Bektaşi Dergahlarının kapatılması ve mülklerinin Nakşibendi tarikatına devredilmesiyle günümüze kadar yaşanan süreçtir. Bu tarihten itibaren kapatılmış olmasına rağmen şu veya bu şekilde Bektaşilik yaşamını devam ettirmiştir.
C- Bektaşiliğin Amaçı

Bir çok medeniyetlere evsahipliği yapmış olan Anadolu; 13.yüzyılda, Hacı Bektaş Veli'nin "Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu", "Nefsine ağır geleni kimseye uygulamayınız", "Eline, beline, diline sahip ol", "Yetmişiki milleti bir gör" anlayışı ile yoğrulur. "Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur" diyen Hacı Bektaş Veli; öğretisinin temel ilkelerini oluşturan bu dizeleriyle, günümüz insanının ulaşmaya çalıştığı hedefi, 13.yüzyılda ortaya koyduğu görülmektedir.
Bektaşilikte, Alevilikte olduğu gibi, "insan" öğretinin odağındadır. Amacı, İnsan-ı kâmil olarak tanımlanan olgun, yetkin insana ulaşmaktır. Aldığı tekke eğitimi, Anadolu'ya geliş yolu ve Anadolu'da bulunduğu yerler dikkate alındığında, Hacı Bektaş Veli, Yesevilik, Melamilik, Batınilik, İsmaililik, Ahilik, Babailik, Mevlevilik, Kalenderilik gibi dönemin inanç ve anlayışlarını, yakından tanıyor ve biliyor olmalıdır. Eflâki, Hacı Bektaş Veli'nin "ârif ve yakîn'e" ermiş olduğunu, fakat İslam'ın kurallarına uymadığını belirtmektedir. Tabii burada Eflâki “sünni İslam” kurallarından bahsetmektedir. (bak yukarıdaki Tasavvuf maddesinde Hacı Bektaş Veli ve Makalat ayrıntıları)
D- Bektaşiliğin yapılanması

Anadolu’da etkili olan Yesevilik, Kalenderilik, Haydarilik, Ahilik ve Babailik gibi akımlarından beslenerek şekillenen Bektaşilik, Alevi boy ve aşiretleri ve Ahiler arasında Kadıncık Ana ve Abdal Musa tarafından yayılmaya başlasa da yavaş yavaş bir tarikat şeklini aldı. 1501 de Balım Sultanın yeniden yapılandırmasıyla Osmanlı devrinde önemli rol oynamıştır. Balım Sultan, soyu Alevi olmayanlara da Bektaşi olabilmelerinin yolunu açarak, önemli bir reform yapar. Bektaşiler iki ana kola ayrılır: Çelebiyan ve Babagân. Çelebiyan kolu Hacı Bektaş Veli soyundan gelen “bel evladı” seyitler olduklarını söylerler ve kırsal kesimde yaygındırlar. Babagânlar ise Pîr’in yolunda giden “yol evladı” olan ve kentsel ortamdaki Bektaşilerdir. Bektaşiler el alarak ya da diğer bir deyişle nasip alarak bu örgütlenmeye katılırlar. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi, tevella (Ehl-i Beyt’i sevenleri sevme) ve teberra (Ehl-i Beyt’i sevmeyenleri sevmeme) gibi Aleviliğin temel esaslarına bağlıdırlar. Ama her Bektaşi Alevi olduğu halde, her Alevi Bektaşi değildir. Bektaşilikte beş derece vardır: Tarikata girmek isteyene aşık, deneyden geçip tarikata alınana muhib, tekkede kalıp bir hizmet görene derviş, ehil görülüp halife tarafından icazet verilene baba denirdi. Babalar muhib ve derviş yetiştirebilirler, ama babalık veremezlerdi. Halife olmak isteyen baba halifelik makamına başvurur, isteği uygun bulunursa halifelik icazeti verilirdi.
Ayin-i Cem denilen Bektaşi ayinlerinin en önemlisi tarikata giriş törenidir. Tarikata girmek isteyenin ikrar verdiği bu töreni belli aşamalarıyla bir Bektaşi şairi şöyle anlatıyor:

Kurbanlar tıglanıp gülhang çekildi
Gaflet uykusundan uyanageldim
Dört kapı sancağı anda dikildi
Uryan biryan olup meydana geldim

Evvel eşiğine koydum başımı
Içeri aldılar döktüm yaşımı
Erenler yolunda gör savaşımı
Can baş feda edip kurbana geldim

Ol demde uyandı bâtınn çerağı
Rehberim boynuma bend etti bağı
Üçer adım ile attım ayağı
Koç kurban dediler inanageldim

Dört kapı selamın verip aldılar
Pirim huzuruna çekip yettiler
El ele el hakka olsun dediler
Henüz masum olup cihana geldim

Pirim kulağıma eyledi telkin
Şah-ı Vilâlyete olmuşum yakın
Mezhebim Cafer-üs-Sadık-ul metîn
Allah dost eyvallah peymana geldim

Ozüm darda yüzüm yerde durmuşum
Muhammed Ali ye ikrar vetmişim
Sekahüm hamrini anda görmüşüm
Içip kana kana mestane geldim

Yolumuz Oniki lmama çıkar
Mürşidim Muhammed Ahmed-i Muhtar
Rehberim Ali'dir sahip-Zülfekar
Kulundur Şahiyâ divana geldim

E- Bektaşî Dergâhı (Tekke veya hangâh)

Mürşitlerin, Pîrlerin ve dervişlerin tarikat ve yol erkanlarını uyguladıkları yapıdır. Aynı zamanda tarih boyunca Bektaşi felsefesinin, inancının ve öğretisinin eğitiminin yapıldığı yerdir. Dergahta toplu ayinlerin, cemlerin yapıldığı yere “Meydan” denir. Dergahların büyüklerine âsitane, küçüklerine zaviye denir. Tekkeler ve zaviyeler, bağlı oldukları dergâh/hangâhlar vasıtasıyla maddî ve manevî ihtiyaçlarını temin ederlerdi. Dergâh, "sığınılacak yer" manasında da kullanılır. Bir hizmet müessesesi olarak her dergâh bulunduğu semt için bir sosyal yardım kurumu rolünü oynar. Tekkelerde her gün yemekler ve belirli zamanlarda lokmalar ve aşureler pişirilir, halka dağıtılırdı. Zenginler ve hayırsever kimseler de tekkelerin bu hizmetini bildikleri ve gördükleri için vakit vakit oralara kurbanlar, yiyecekler gönderirlerdi.
Bektaşiler arasında da ocaklar ve sürekler mevcuttur ve bunlar sırasıyla şöyledir:

1. Hacı Bektaşi Veli’nin soyundan geldiğine inanılan Çelebiler, yani Dedeğan Kolu ocakzadeler.
2. Yine Hacı Bektaş Veli’nin soyundan geldiğine inanılan Güvençler’e bağlı ocakzadeler.
3. Balım Sultan’a Bağlı Babagan kolu Bektaşiler.

1. Dedegan Kolu Bektaşiler: Dedegan Kolu veya Çelebi Kolu olarak bilinen ocak mensuplarında, veraset vardır. Yani bu kimseler, kendilerini Hacı Bektaş Veli’nin varisi olarak görürler. Bundan dolaydır ki, Çelebilik, babadan oğula geçer.

2. Güvençler: Güvençler kolu olarak bilinen bu ocak mensupları da kendilerini Hacı bektaş Veli soyundan kabul ettikleri için, bunlarda da veraset vardır. Her ikisinde de soy takip edilir.

3. Babagan Bektaşilik: Balım Sultan’dan el (nasip) almış olan Sersem Ali Baba’nın Kalenderi İsyanından sonra, Hacı Bektaş Dergâhı’nın başına geçip, “Dede-baba” olarak oturması ile başlar.

Sersem Ali Baba, Kanunî Sultan Süleyman’ın zevcelerinden Mâh-ı Devrân Sultan’ın ağabeyidir ve esas ismi Server Paşadır. Server Paşa, Kanûni’nin Sadrazamlığına kadar yükselmiştir. Enderûn’da yetişmiş bir devşirme olan Server Paşa, acemi oğlanlığı esnasında, Bektaşi tarikatına intisap etmiştir. Balım Sultan’dan el alan Server Paşa, Balım Sultan’ın kardeşi Kalender Çelebi’nin başlattığı ayaklanmadan sonra, görevden alınmış ve Hacı Bektaş Dergâhı’nın başına getirilmiştir. Bu isyan 1527 yılında sona erdiğine göre, Sersem Ali Dede-baba, 1523-27 yılları arasında dede-baba olmuştur. Diğer bir söylentiye göre 1542 yılında dergâhın başına getirilmiştir. Balım Sultan ve onun ardılı (halifesi) olan Sersem Ali Baba’nın başlattığı Dede-babalık sistemine bağlı bulunan Babagan Bektaşiler, Çelebileri veliaht olarak görmezler. Doğrudan doğruya Hacı Bektaş Veli’yi “Manevi Pir” kabul ederler. Balım Sultan’ı kutsarlar ve Balım Sultan erkânı yürütürler. Bu yolda sadece el alma, yani ikrar vardır, musahiplik yoktur.
Bektaşiliğin Babagân kolunda kendi hiyerarşik iç düzenlerinde liyâkat göstererek derece, mertebe kazanarak ve mürşitlik makamına seçilen Baba’lardan beklenen vasıflar belirlenmiştir. Babagân kolunda yedi mertebe vardır: 1—Hz. Pîr Postnişini. 2—Dede Baba. 3—Halife Baba. 4—Baba ve Baba menzili. 5—Rehber. 6—Derviş. 7—Muhib.
Baba, Mürşid demektir, Hz. Pîrin vârisidir. Rehber ise Erkân üzerine yol gösterici. Denemeden geçirilerek bir törenle Yol’a alınan Bektaşi bir dergâhın, bir tekkenin Can’ı olur. Yol terbiyesi ve bilgisi alır, ilerler. Yeteneklerine göre kadememe kademe yükselir ve bütün aşamalar seçimle olur.

F- Bektaşi Sürekleri ve Ocakları

Bektaşiler arasında da ocaklar ve sürekler mevcuttur ve bunlar sırasıyla şöyledir:

1. Hacı Bektaşi Veli'nin soyundan geldiğine inanılan Çelebiler, yani Dedeğan kolu Ocakzadeler.
2. Güvenç Abdal Ocağına bağlı Ocakzadeler.
3. Balım Sultan'a Bağlı Babagan kolu Bektaşiler.
4. Kızıl Deli Sultan (Seyyid Ali) Ocağına bağlı Bektaşiler.
5. Abdal Musa Ocağına bağlı Bektaşiler.
6. Şeyh Bedreddin'e bağlı Bektaşiler.
7. Ali Koç Baba Ocağına bağlı Bektaşiler.
8. Süceaddin Veli Ocağına bağlı Babai kolu Bektaşiler.
9. Otman Baba Ocağına bağlı Babai kolu Bektaşiler.
10. Seyit Battal Gazi Ocağına bağlı Bektaşiler.
11. Hüseyin Gazi Ocağına bağlı Bektaşiler.
12. Veli Baba Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler.
13. Pir Ahmet Beşeri Ocağına bağlı Bektaşiler.
14. Öksüz Ali Baba Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler.
15. Koçu Baba Ocağına bağlı Bektaşiler.
16. Köse Süleyman Ocağına bağlı Bektaşiler. (Çepniler)
17. Hacı Emirliler ve Yanyatırlar (Tahtacı) Bektaşiler.
18. Karayağmur Ocağına bağlı Bektaşiler.
19. Şah Ahmet Veli Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler.

1. Dedegan Kolu Bektaşiler: Dedegan Kolu veya Çelebi Kolu olarak bilinen ocak mensuplarında veraset vardır. Yani bu kimseler, kendilerini Hacı Bektaş Veli'nin varisi olarak görürler. Bundan dolaydır ki, Çelebilik, babadan oğula geçer.
2. Güvençler: Güvenç Abdal Ocağına bağlı Bektaşilerde de aynı şekilde veraset vardır.

3. Babagan Bektaşilik: Balım Sultan'dan el almış olan Sersem Ali Baba ile başlar. Sersem Ali Baba, Kanunî Sultan Süleyman'ın zevcelerinden Mâh-ı Devrân Sultan'ın ağabeyidir ve esas ismi Server Paşadır. Server Paşa, Kanûni'nin Sadrazamlığına kadar yükselmiştir. Enderûn'da yetişmiş bir devşirme olan Server Paşa, acemi oğlanlığı esnasında, Bektaşi tarikatına intisap etmiştir. Balım Sultan'dan el alan Server Paşa, Balım Sultan'ın kardeşi Kalender Çelebi'nin başlattığı ayaklanmadan sonra görevden alınmış ve Hacı Bektaş Dergâhı'nın başına getirilmiştir. Bu isyan 1527 yılında sona erdiğine göre, Sersem Ali Dede-baba, 1523-27 yılları arasında ilk dede-baba olan kimsedir. Balım Sultan ve onun ardası olan Sersem Ali Baba'nın başlattığı Dede-babalık sistemine bağlı bulunan Babagan Bektaşiler, Çelebleri velihat olarak görmezler. Doğrudan doğruya Hacı Bektaş Veli'yi manevi pir kabul ederler. Balım Sultan'ı kutsarlar ve Balım Sultan erkânı yürütürler, bu yolda sadece el alma, yani ikrar vardır.

4. Kızıl Deli'ye bağlı Bektaşiler: Yunanistan'ın Dimitoka kasabasında bulunan Kızıldeli (Seyyid Ali) Sultana manevi bağlılıklarını sürdüren bu inanç mensupları, Balım Sultan erkânı yürütmelerine rağmen, Babagan Bektaşilerden farklıdırlar. Örneğin Babagan Bektaşilerde musahiplik yoktur. Kızıldeli'ye bağlı Bektaşilerde, musahiplik vardır.

5. Süceaddin Veli ve Otman Baba'ya bağlı Babai Kolu Bektaşiler: Türkler, özellikle Türkmenler, İslamiyeti kabul ettikten sonra; Hazret-i Muhammed ve onun soyunu, daha doğrusu Hazret-i Ali taraftarlığını kabul ettikleri için bu topluluğa "Alevi" denildi. Ebul Vefa, Anadolu'ya geldiği zaman, Aleviliği ilk olarak "Vefailiğe dönüştürerek, bir misyon oluşturmuştur. Ebul Vefa'nın kısa bir zaman sonra Hakk'a yürmesi üzerine, Garkın Dede, Vefailiğin başına geçmiş, Garkın Dede'nin Hakk'a yürümesinden sonra da Amasya'daki Mesudiye Dergâhı'nın başında bulunan Baba İlyas Horasanî, Vefailiğin başına geçmiş ve Vefailiği, Babailiğe çevirmiştir. Babailer, bugün Eskişehir yakınlarında bulunan Süceaddin Veli ve Bulgaristan'ın Haskova yakınlarında bulunan Otman Baba'ya bağlıdırlar ve bu iki veliyi kutsmaktadırlar. Bugün bu iki ocağa bağlı babalar da liyakat usulüne göre seçilirler, yani seçilecek olan bu babalarda; güzel ahlâk, halkın sevgisini kazanmış olmak ve irşat kabiliyeti ve bilgi sahibi olması gerekir.

6. Bedreddin'i Bektaşiler: Trakya'da özellikle Kırklareli, Lüleburgaz ve köylerinde bulunan Amucaların bir kısmı, kendilerini Bedreddin'i kabul ederler. Buna rağmen bugün bu kimseler, İbrahim Gülşani'nin kurmuş olduğu Gülşani Tarikatına bağlıdırlar. Ancak bugün pek çoğu Babagan Bektaşiliği benimsemişlerdir.

7. Ali Koçlu Bektaşiler: Bulgaristan'ın Gerlova bölgesinde Bulunan Ali Koç Baba'yı kutsarlar. Bu inanç mensupları, bu bölgede bulunan Alvanlar, Küçükler ve Veletler köylerinde yaşarlar. Bu saydığım köylerde yaşayan Ali Koçlular, zaman zaman Türkiye'ye göçmüşler, genellikle başta Çorlu olmak üzere Trakya'nın pek çok yerine yayılmışlardır. Bunlarda da veraset vardır, yani deldik, babadan oğula geçer ve musahiplidirler.

8. Seyit Battal Gazi Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu dergâhı kutsayan kimseler, genellikle Eskişehir, Kütahya ve Isparta yöresinde bulunurlar.

9. Hüseyin Gazi Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağı kutsayan topluluklar, genellikle, Ankara, Eskişehir, Bilecik ve Kütahya yöresinde bulunurlar.

10. Abdal Musa Ocağına bağlı Bektaşiler: Abdal Musa'yı kutsayan bu kimseler, Antalya'nın Elmalı ilçesine bağlı Tekke Köyü ve o yörede bulunan 5-6 köyde bulunurlar. Bugün Tekke Köyünde bulunan babalar, her ne kadar Abdal Musa'nın yolunu sürüyor görünseler de Babağan Bektaşiliği benimsemiş durumdadırlar.

11. Veli Baba Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu kimseler, Isparta-Senirkent-Uluğbey'de bulunan Veli Baba Sultanı kutsarlar. Genellikle Isparta, Senirkent, Afyon Sandıklı ve yakınlarında bulunurlar.

12. Pir Ahmet Beşeri Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağı kutsayan kimseler, genellikle, Eskişehir ve Ege bölgesinde bulunurlar.

13. Öksüz Ali Baba Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağı kutsayan kimseler, genellikle, Eskişehir, Bozüyük yöresinde bulunurlar.

14. Koçu Baba Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağa bağlı kimseler de genellikle Eskişehir yöresinde bulunmaktadır.

15. Köse Süleyman Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağı kutsayan kimseler, genellikle Balıkesir, Menemen, Gaziantep ve Giresun bölgesinde yaşarlar. Çepniler olarak bilinirler. Göse Süleyman, Hacı Bektaş'tan el almış ve bugün onun soyundan gelen dedeler, bu kimseler üzerinde deldik yapıyorlar. Musahiplik en başta gelen inançlarındandır.

16. Hacı Emirliler ve Yanyatırlar (Tahtacı) Bektaşiler: Tahtacıların merkezi Narlıdere olmasına rağmen, çok geniş bir alana yayılmışlardır.

17. Karayağmur Ocağına bağlı Bektaşiler: Bu ocağa bağlı bulunan kimseler, Finike Kâfi Baba köyünde bulunurlar ve Kâfi Baba'yı kutsarlar.

18. Şah Ahmet Veli Sultan Ocağına bağlı Bektaşiler: Isparta Senirkent'te bulunan bu dergâhı kutsayan kimseler, genellikle Senirkent, Burdur, Afyon'a bağlı Şuhut ve Emirdağ yörelerinde bulunuyorlar.

Bunlar, benim bizzat yakından bildiklerim. Bunların dışında da pek çok ocak ve süreklerin mevcut olduğu bilinmektedir. Bu özet bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Bektaşilik, daha önce de söylediğim gibi, sadece dedebabalık sistemine bağlı bir kurum olmayıp, Hacı Bektaş Dergâhı'ndan el almış (icazet) ve Hacı Bektaş felsefesini benimsemiş olan ocak veya süreklere bağlı kimseler anlamına gelir.

DERGAHIN ADI: DERGAHIN YERI

Hacı Bektaş Tekkesi : Nevşehir Hacı Bektaş İlçesi (Merkez Dergah)
Abdal Musa : Antalya, Elmalı, Tekke Köyü
Abdal Murat : Bursa
Ahi Evren Tekkesi : Kırşehir, Merkez
Aşık Paşa Tekkesi : Kırşehir, Merkez
Akbıyık : Bursa
Ali Baba Tekkesi : Sivas, Merkez
Derviş Cemal : Çorum, Sivas, Erzincan
Elvan Çelebi : Çorum, Osmancık
Emrem Yunus Sultan : Beypazarı, Ankara
Garip Musa Tekkesi : Sivas, Divriği
Gözcü Karaca Ahmet : İstanbul, Üsküdar
Gözcü Kızıl Tekkesi : Trakya
Hüseyin Abdal Tekkesi : Sivas
Hüseyin Gazi Tekkesi : Ankara
Horasanlı Ali Baba Tekkesi : İzmir, Tire
Hasan Baba Tekkesi : İzmir (Katip Aliağa Mahallesi)
İmam Rızalılar Dergahı : Sivas, Tunceli
Karadonlu Can Baba : Sivas, Divriği
Koçu Baba Tekkesi : Kalecik
Kızıl Deli : Trakya
Karyağdı Dergahı : İstanbul, Eyüp
Koca Leşker : Erzincan, Sivas, Tunceli
Koyun Baba : Çorum
Kilerci Baba : Antalya, Elmalı
Kolu Açık Hacım Sultan : Uşak
Mehmed Dede Dergahı : Çorum
Resul Ali Sultan : Altıntaş
Seyyit Cemal Sultan : Balıkesir
Seyyit Battal Gazi : Eskişehir, Seyyitgazi
Seyyit Şücaattin Veli : Seyitgazi
Sam İsmail : Tavsa
Şah Hasan Sultan : Elazığ, Malatya
Şah Bircan : Malatya, Sivas
Şah İbrahim : Malatya
Teslim Sultan : Denizli
Ali Aynı Baba : Manisa
Ahi Mahmut Keçeci Baba : Tokat, Erbağ, Keçeci Köyü
Baba İlyas : Amasya, İlyas Köyü
Banun Sultan : Kırşehir
Baba Mansur : Adıyaman, Sivas, Tunceli
Ali Ekber : Sivas
Dede Sultan : Denizli
Dede Kargın : Antep, Malatya, Maraş
Erikli Baba : İstanbul, Zeytinburnu
Geyikli Baba Tekkesi : Bursa, İnegöl
Gani Baba Tekkesi : Sivas, Sivrialan, Kars, Malatya
Güvenç Abdal Tekkesi : Ordu
Gani Baba Tekkesi : Divriği
Hıdır Abdal Tekkesi : Erzincan, Kemaliye, Ocak Köyü
Hasan Dede Tekkesi : Kırıkkale, Hasandede Köyü
Haydar Sultan Tekkesi : Kırıkkale
Haydar Baba : Antalya, Elmalı
İmam Zeynel Abidin : Elazığ, Malatya
Koca Haydar : Divriği
Koca Abdal : Sivas
Kara Pirbat : Çorum, Sivas, Divriği
Koca Saçlı : Sivas
Kureyşan Dergahı : Erzincan, Sivas, Tunceli
Musa Kazım : Malatya
Mehmet Şah Dede : Çankırı, Ayrak Köyü’nde
Pir Sultan Abdal Dergahı : Yıldızeli, Banaz Köyü
Piri Baba Tekkesi : Amasya, Merzifon
Seydim Sultan : Çorum
Seyyit Mahmut Hayrani : Erzincan, Tunceli, Dersim
Söylemezoğlu Dergahı : Çorum
Sultan Sinemilli Dergahı : Kahramanmaraş
Şah Kulu Sultan : İstanbul, Göztepe, Merdivenköy
Şeyh Çoban : Erzurum, Malatya
Seyh Samut : Trakya
Teslim Abdal : Elazığ, Malatya
Uryan Baba : Eskişehir, Seyyitgazi
G- Alevilik ve Bektaşilik arasında temel farkları

Yukarıda D bölümünde ayrıntılarıyla izah ettiğimiz gibi Anadolu’da etkili olan Yesevilik, Kalenderilik, Haydarilik, Ahilik ve Babailik gibi akımlarından beslenerek şekillenen Bektaşilik, ocak, boy ve aşiretleri tabanında bağımsız Ocaklar şeklinde yapılanmış Aleviler arasında Kadıncık Ana ve Abdal Musa tarafından yayılmaya başlasa da yavaş yavaş bir tarikat şeklini aldı. Bu bakımdan Bektaşilik bir tarikat yapısına sahip olmakla beraber bazı Alevi Ocaklarını kendisine bağlayarak karma bir yapıya sahiptir. Zaten tarih boyunca Bektaşilik Serçeşme olduğunu kabul ettirerek kendisiyle neredeyse aynı edep-erkâna sahip Alevileri daima kendi çatısı altına çekmek istedi. Tanzimatta Bektaşî tekkelerinin kapatılmasından sonra bilhassa Cumhuriyet döneminde “Alevi” sözcüğünün birleştirici bir tanım kazanmasıyla bugün “Alevi-Bektaşi” terimi aynı YOL’u ifade etmektedir. Fakat dar anlamda Alevi-Kızılbaş terimi ile Bektaşî teriminin tanımı iki ayrı tarihi gelişmeyi ifade etmektedir.
Başka bir farkta inanç önderlerinde vardır. Alevilerde, tartışmalı olmasına rağmen, inanç önderlerinin Seyyit olduğu kabul edilir ve bu kimselere tarihî süreçte “Baba” (Bugünkü “Veli Baba Ocağı” gibi)veya "Dede" denir. Ocakzade Dedelik, soy takip eder, ama her ocakzade Dede olamaz. Seyyid soyundan gelmesi yeterli değildir. Halk tarafından sevilecek, hal ehli olacak ve bilgi seviyesi yeterli olacak ki, dedelik yapabilsin. Kişiliği ile Topluluğun rızasını alması şarttır. Bir Dede’de gereğini yapmazsa düşkün sayılabilir.
Bektaşilerin inanç önderleri ise halkın içersinden "Liyakat"a göre, yani ahlaklı olacak, hal ehli olacak, halk tarafından sevilecek ve halkı irşad edebilecek bilgi ve yeteneğe sahip kimseler arasından seçilirler. Bu seçilen kimseler, ya Dede-baba'lık sistemine bağlı olurlar ya da soyunun seyyid olduğu bilinen bir ocaktan el alırlar. Bu seçilmiş kimselere yeteneklerine göre ve üstlerinin kabulu sonunda değişik seviyelerden geçerek "Dede-Baba" seviyesine kadar çıkabilirler.
Babagan Bektaşilikte, önce ikrar verip muhip (talip) olunur, daha sonra sırasıyla derviş, baba, halife baba ve en son olarak Dede-baba olunur. Bu hiyerarşik sistem, tamamen liyakata dayanır.
Aslında Bektaşilikte de el-ele, el-Hakk'a prensibi vardır. Seçilmiş olan bu babalardan bazıları, Hacı Bektaş Veli Dergâhından el almış bir ocağa bağlanırlar veya Sersem Ali Baba ile başlayan Dede-babalık sisteminin içersinde yer alırlar. Her iki sistemde de el-ele, el-Hakk'a bağlılığı vardır.